Dijital yasakların gölgesinde Digital Age Summit 2014

By | 12:49 Leave a Comment

Dijital dünyanın gündemini ve nasıl evrildiğini ele alan Digital Age Summit konferansının sekizincisi dün İstanbul’da düzenlendi. Digital Age Summit 2014’ün mottosu, dijitalin artık geleneksel medyanın bir yansıması değil, ana akımın kendisi haline gelmesiydi..Konferansın moderatörü gazeteci-yazar Serdar Kuzuloğlu, Twitter ve Youtube engellemelerine gönderme yaparak, ‘Digital zirve yapıyoruz ama birçok dijital mecra yasaklı’ diyerek açılış konuşması yaptı.

Davos Dünya Ekonomi Forumu’nda 100 etkili medya lideri arasında yer alan gazeteci-yazar Jeff Jarvis, “Gazetelerin geleceği ne olacak?” sorusuna hiçbir medya kuruluşunu memnun etmeyecek bir cevap verdi: “ Medyada kağıt tamamen yok olacak. Biz Amerika’da bunu yaşıyoruz, siz de yaşayacaksınız. Hiçbir ülke bu sancılı süreçten kaçamayacak.” Jarvis, Gezi direnişinin yıldönümünü de unutmayıp sözü sosyal medya yasaklarına getirdi: “Bir hükümet var ve hükümet internetin kontrol edilebilecek bir ortam olduğunu düşünüyor. Ama anlamaları gereken şu: İnterneti durduramazlar. Erdoğan Twitter'ı yok etmek istemişti, aklı başına gelmiş midir sizce? Hayır henüz değil”

DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN KİMLER KATILDI?
MediaCat’in düzenlediği konferansta,  2011’de web psikolojisi fikrini ortaya atan Nathalie Nahai, dijital reklamcılık ve yaratıcılıkla ilgili deneyimleriyle The Gate London Ajans Başkanı Dave Trott, Big Data’nın Dijital Reklamcılığı baştan çıkarma yolları ve yeni reklamcılığın dinamikleri üzerine uzmanlaşan Wakoopa CEO’su Piet Hein Van Dam, Nielsen Pazarlama Müdürü Erdem Tolon ve Kognitif Nörobilim dalında PhD sahibi Dr. Jane Leighton, Vodafone Türkiye Bireysel Servisler Direktörü Ömer Gökhan Kuyucu ve The Coca-Cola Company İnteraktif Pazarlama Müdürü Yüce Zerey söz aldı.

TITANIC'İN ORKESTRASI ROLÜNÜ MÜ ÜSTLENİYORUZ?
Teknoloji yazarı Serdar Kuzuloğlu dijital zirvede Hürriyet'in sorularını yanıtladı.

-Konferansa dijital mecralar yasaklanırken, dijital age zirvesi’ yapıyoruz diye başladınız. Bu size ne hissettiriyor?

-Ölmekte olan birinin çıkarttığı son nefes. Bazen acaba Titanic’in orkestrası rolünü mü üstleniyoruz diye bakıyorum. Bir yandan dünyayla entegre  genç diri, hevesli, umutlu bir sektörden bahsediyoruz. Bir yandan da bunların yaşam alanları birer birer yok oluyor. Nesli tükenen canlılara dönüşüyor sektör. Yönetim yetkisine sahip kesimle, bu sektörün arasındaki uçurum her zaman sektörün aleyhine işleyecek.

-Basılı gazete yok mu olacak?

-Evet, basılı şeyler çok özel içerik ya da güncelliğini uzun süre koruyacak şeyler için geçerli olacak. Örneğin Soma faciasında, basılı gazeteyi takip etmenin çok heyecanlandırıcı bir yanı yok. Çünkü sürekli değişen bir haber akışı var. Ama gazetenin ölümü zannedildiği kadar dramatik bir sonuç değil. Bugün gazete dediğimiz şey, gelecekte köşe yazıları ve uzman yorumlarından ibaret olabilir. Ya da hafta sonu eki gazeteciliği dediğimiz forma dönecek.

-Peki, habercilik ölüyor mu? Araştırmacı gazeteciliğe ne olacak?

-Hayır, gazetenin ölüşünü haberciliğin ölüşüyle karıştırıyoruz. Araştırmacı gazetecilik altın çağını yaşayacak. Sadece mecralar değişiyor. Bugün sosyal medya diyoruz yarın bambaşka bir şey diyebiliriz.

-Siyaset dijitalleşir mi? Miting meydanlarında halka seslenmek yerine, sosyal medya araçlarını tercih ettikleri günler gelecek mi?

-Mutlaka gelecek ama meydanlarda toplanma, propaganda yapma gibi bir etki sağlar mı bilemiyorum, onu zaman gösterecek.

0 yorum:

Yorum Gönder