Teknoloji

haberci dergi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haberci dergi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Microsoft'un selfie odaklı "Superman" (Nokia Lumia 730 olabilir) akıllı telefonu kameralara poz verdi.

 microsoft
Microsoft’un “Superman” kod adlı sözde selfie odaklı akıllı telefonu, görüntülendi. Windows Phone ile çalışan akıllı telefon selfie merkezli bir akıllı tlefon olarak kabul edilmesinin nedeni, 5 megapiksel bir kameraya sahip olmasıdır.
Superman’ın,4.7 inç ekran ile geleceği söyleniyor. Telefonun yeni geliştirilen Lumia Debian Red firmware ile birlikte Windows Phone 8.1çalıştırdığı görülüyor.
Microsoft’un iki Lumia modelinin 'Lumia 730' ve 'Lumia 830' olacağı söyleniyor. Daha önce Tesla kod adı ile Lumia 830 sızdırılmıştı. Şimdi de Superman kod adı ile sızan akıllı telefonun Lumia 730 olduğu iddia edliyor.
1407483019_proto.png


Crazy Taxi'nin devam niteliğindeki yapımda daha kaliteli grafikler ve daha gerçekçi şehir manzaraları yer alıyor.

 crazy taxi
Sega, mobil kullanıcıların beğenerek oynadığı eğlenceli yapım Crazy Taxi’nin devam oyunu Crazy Taxi: City Rush’ı iOS kullanıcıları için ücretsiz olarak yayınlandı. Oyun her ne kadar ücretsiz olsa da, yeni karakterler açmak ve taksinizi özelleştirebilmek için oyun içi satın alımlar gerçekleştirmeni gerekebilir.
Crazy Taxi: City Rush’ta amacımız taksiye aldığımız müşterileri en kısa sürede gitmek istedikleri yere götürmek. Dikey ve yatay modda oynanabilen yapım tamamen yenilenen bir ortamda daha kaliteli grafikler ortaya koyuyor. Crazy Taxi: City Rush’ta müşterilerini gitmek istedikleri yere götürürken dilerseniz birbirinden çılgın akrobatik hareketler yaparak ekstra puanlar toplayabilirsiniz.
kaynak:teknolojiokulu

Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat “aşk kaslarının” yerini öğretiyor. Prof. Hattat, 2013’te yapılan dünya çapında araştırmalarda sağlık açısından çok önemli olan “aşk kaslarının” yerinin bilinmediğinin ortaya çıktığını söylüyor.



Oysa aşk kaslarının az veya çok çalışması akut veya kronik sağlık sorunlarına yol açabiliyor.  
 
Hattat şöyle anlatıyor: “Cinsel sorunların yanında, idrar kaçırma, kronik pelvik ağrı, prostatta yangısal süreçler ve enfeksiyonlar gibi diğer şikayetlerde de pelvik kasların etkisi biliniyor.  Bu nedenle bu kasları doğru çalıştırmak genel pelvik bölge sağlığını koruyor.  Kas egzersizlerine başlamadan önce aşk kaslarının nerede olduğunu anlamanız gerek.  Ancak bu kasların yerini tayin etmek kolay değil.  Hele de daha önce burada bir kas yapısının olduğunun bile farkına varmamışsanız işiniz zorlaşıyor.  Kasların yerini bulmak için kolay bir yöntem deneyebilirsiniz.  Bir daha tuvalete gittiğinizde idrarınızı yaparken tutmayı deneyin.  Daha sonra tekrar idrar yapmaya devam edin ve bir kez daha idrarı tutun.  İşte cinsel bölgenizi çevreleyen aşk kaslarının bir kısmını fark ettiniz.  Aynı çalışmayı bir dahaki sefer idrar yaparken değil, boş mesane ile rahat bir koltukta otururken veya uzanırken deneyeceksiniz.  İdrarı tutup bırakma egzersizini uzun sürekli tekrarlamayın.  Bu tam tersine uzun vadede kasları zayıflatıyor.”
 
Prof. Dr. Halim Hattat bu sistemi şöyle açıklıyor: “Cinsel sağlığı ve mutluluğu birden fazla sistem ortaklaşa yönetiyor.  Cinselliğe fiziksel olarak etki eden bu faktörler arasında damarlar, sinirler, hormonlar, nöro-kimyasallar, lokal olarak salgılanan birçok madde var.  Kas yapısının bu denklemdeki yeri ise çok az biliniyor.  Aslında cinsel bölgeyi çevreleyen ve saran kasların orada olmasının bir nedeni var! Ancak çoğu kişi bu kasların ne işe yaradığı, nasıl yönetilecekleri, aşırı zayıf veya güçlü olduklarında hangi cinsel sorunlara yol açacağı konusunda bihaber.  Kadın ve erkekte sağlıklı çalışan pelvik adaleler cinsel zevk ve tatmin hislerine katkıda bulunuyor.  Örneğin kadınlarda bazı kaslar  cinsel bölgeye giden kan akışını düzenliyor.  Kaslar belli bir şiddette kasıldığında kadında cinsellikte kayganlık sağlanması ve uyarılma için gereken kan akışı artışını sağlıyor.  Hatta kadın orgazmında kasların rolünü gösteren pek çok çalışma var.  Erkeklere gelirsek:  Aşk kasları sertleşme ve boşalma işlevlerinde rol oynuyor. Boşalmada spermin dışarı hızla pompalanmasının bir nedeni de aşk kasları.  İdrarı taşıyan kanalı ve cinsel bölgeyi çevreleyen kaslar ritmik bir şekilde kasıldığında spermi taşıyan meni dışarı atılıyor.  Hatta ilk kasılmalar saatte 50 km hızla gerçekleşiyor.  Bu kasılmalar erkekte cinsellikten alınan zevki ve orgazmik hisleri de arttırıyor.  Aşk kasları sertleşme kalitesini de yükseltiyor.  Özellikle düzenli yapılan çalışmalar ile bu kaslarını kuvvetlendiren erkeklerde penisin ereksiyondaki duruşu daha dik ve fit oluyor.”  
 
KASLARI ÇALIŞTIRIN!
 
Prof. Dr. Halim Hattat kaslarınızı çalıştırmayı şu şekilde öğretiyor: “İdrarınızı tutup bırakarak kasların yerini tayin ettikten sonra mutlaka boş mesane ile rahat bir koltuğa oturun veya uzanın.  Aşk kaslarınızı kuvvetle sıkın ve tutun.  Buna Kegel egzersizi diyoruz.  3-5 saniye kasları kastıktan sonra gevşetin ve 5 saniye dinlenin.  Bir kaç kez bu egzersizi tekrar edin.  İlk başladığınız dönemde kaslarınız hızlıca yorulabilir.  Yeni başlayanlar için 5 tekrar (kasma-gevşetme ve dinlenme ) iyi bir rakamdır.  Çalışmaları her gün uygularsanız, kaslarınızı giderek daha uzun süre kasılı tutabilir ve daha çok tekrar yapabilirsiniz.  Bir seferde kaslarınızı yaklaşık 10 saniye kasıp rahatlatabiliyor ve bunu 10 kez tekrarlayabiliyorsanız iyi bir noktaya gelmişsiniz demektir. Bu şekilde günde 3-4 kez 10'ar tekrar ile bu çalışmaya devam edebilirsiniz.  Her çalışma yaklaşık 5-10 dakika alacaktır.  Uzun vadede kuvvetlendirdiğiniz kasları korumak için çalışma sayısını günde 2'ye indirebilirsiniz.” 
 
BUNLARI YAPMAYIN
 
1. Kaslarınızı aşırı çalıştırmayın:  Bu size fayda değil zarar getirir.  Her egzersizde olduğu gibi yavaş yavaş tempoyu ve şiddeti arttırmak daha doğrudur.  Ağrı veya rahatsızlık hissederseniz ara vermeyi unutmayın.
2. Yanlış kasları kasmayın:  Pelvik kasları çalıştırırken karın, kalça ve bacak kaslarınızı kasmamaya dikkat edin.  Bu birçok kişinin yaptığı bir hatadır ve Kegel çalışmalarının etkisini azaltır.  
3. Vücudu gevşetin:  Kas çalışmalarını uygularken sakin bir şekilde nefes alıp verin ve vücudunuzun geri kalanının rahat olduğundan emin olun.
4. Hep aynı yerde uygulamayın:  Bu çalışmalara bir kez alıştığınızda trafikte, yemek arasında, bilgisayar karşısında, sinema da bile uygular hale gelirsiniz.  Egzersizlere çeşitlilik katın.
5. Boşa kürek çekmeyin:  Bu çalışmalar daha kapsamlı pelvik kas eğitimlerinin sadece bir parçasıdır.  Eğer belli bir süre geçmesine rağmen kaslarınızda bir fark hissetmiyorsanız boşa kürek çekmeyin bir uzmana başvurun. 
 
PROFESYONEL BİR KAS KOÇU: BİOFEEDBACK
 
Prof. Hattat Kegel gibi bireysel olarak uygulanan kas çalışmalarının her erkek için kolay olmadığını ekliyor: “Özellikle kasların yerini bulmak, doğru kası çalıştırmak, diğer kas gruplarını gevşek tutarak cinsel kas egzersizlerini yapmak zannedildiği kadar kolay değil.  Bu gibi problemlerde profesyonel bir kas koçuna başvurabiliyoruz.  Biofeedback normalde farkına varmadığımız ancak fizyolojik olarak vücutta oluşan işlevleri bir monitör aracılığı ile takip etmemizi sağlayan bir sistem.   Biofeedback ile klinik bir ortamda pelvik kas tonusunu ölçmek ve pelvik kasları çalıştırmak mümkün oluyor.  Pelvik biofeedback'te farkına varmadan az veya çok çalıştırdığınız aşk kaslarınızı bir monitör ile takip ederek doğru çalıştırmayı öğreniyorsunuz.   Ekranda yer alan eğrilerden  pelvik kaslarınızın kasılma şiddetini izliyorsunuz.  Uzmanın verdiği kas komutlarını yaptığınızda eğrilerin hareketine göre ne şiddette kasıldığınızı ve hangi kası çalıştırdığınızı öğreniyorsunuz.   Birçok hasta biofeedback'te kas çalışmalarını evde yanlış uygulamış olduğunu da fark ediyor.  Biofeedback kendinizi izleme imkanı vererek pelvik kas çalışmalarında neyi yanlış yaptığınızı ve nasıl doğru yapacağınızı size anlatıyor.” 
 
DİĞER SİSTEMLERİ UNUTMAYIN!
 
Hattat bu arada cinsel bölgeyi destekleyen tüm sistemleri hatırlamamız gerektiğinin altını çiziyor: “Kas yapısı cinsel bölgeyi destekleyen sistemlerden yalnızca biri.  Oysa tablo çok daha geniş.  Cinsel isteksizlik, sertleşme sorunu, erken ya da geç boşalma problemlerinde kas yapısı dengeli ve doğru çalışsa da altta yatan başka nedenler olabiliyor. Bu durumda penis damar yetmezlikleri, penis sinir harabiyeti, testosteron düşüklüğü ve metabolik riskler gibi organik faktörler ile performans endişesi gibi durumları da hesaba katmak gerekiyor. Dolayısıyla cinsel şikayetlerinizi tamamen bir sisteme yüklemeyin.  Strese bağlamayın.  Psikolojiktir demeyin.  Unutmayın, cinsel sorunların %70'inden fazlası erkeklerde organik nedenlere bağlı gelişiyor. ”

Minimal tasarımlarıyla tanıdığımız tasarımcı kız kardeşler Ezra - Tuba Çetin, Asus ve Intel ile modayla teknolojiyi bir araya getiren bir projeye imza attı.

Minimal tasarımlarıyla tanıdığımız tasarımcı kız kardeşler Ezra - Tuba Çetin, Asus ve Intel ilemodayla teknolojiyi bir araya getiren bir projeye imza attı. Proje geleceğimizi şekillendirmeye hazırlanıyor.
Intel’in bilim kurgu filmlerini hatırlatan laboratuvarlarında artık 2 moda tasarımcısı var: Ezra ve Tuba Çetin. Teknolojiden hiçbir zaman uzak olmayan kardeşler, önümüzdeki 5 yıl içinde Intel Ar-Ge Merkezi’nde Star Trek’ten esinlenen tasarımlarını geliştirecekler. Star Trek’ten esinlenen ama Galata Kulesi’nden ilham alan, Marputçular Çarşısı’nda beslenen, bizi bilim kurgu romanı karakterine çevirmeyen, tarzımızı bozmayan hatta güzelleştiren, hayatımızı kolaylaştıran tasarımlar. Asus ve Intel’le yaptıkları ilk işbirliğinin meyvesi, “Teknolojide Stil,Modada İnovasyon” başlıklı fotoğraf ve video sergisi oldu. Ama bunu sadece aperatif gibi düşünün. Ana yemek ve tatlı henüz pişiyor. Teknolojinin modayla ilişkisini ve gelecekte bizi nelerin beklediğini Ezra Tuba Çetin, Asus Türkiye Genel Müdürü Bora Aras ve Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın ile konuştuk.
■ Stile uygun teknolojiden bahsediyoruz ama teknoloji artık gerçekten her kadına hitap edebiliyor mu yoksa burada da modanın etkisi söz konusu mu?
Tuba Çetin: Görselliği yüksek ürünleri her kadın gibi biz de tercih ediyoruz. Bir kere işimizden dolayı bir mesleki deformasyon olduğu için daha çok dikkat ediyoruz. Mesela şimdi kullandığımız Zenbook’lar bize aksesuvar gibi geliyor. Kullandığım ürünü kendimle bir bütün gibi hissedebiliyorum.
■ Modada teknoloji nereye doğru gidiyor?
B.A.: Teknolojinin modaya nasıl yön verdiğine bakarsak, telefon, tablet, notebook gibi taşınabilir cihazlardan ziyade “giyilebilir teknoloji”den bahsetmek gerekli. Bu da kolye, kemer gibi kullanılan cihazlar demek. Şık görünmeyen bir cihazı üstümüzde taşımak istemiyoruz. Eskiden en önemli kriter performansken şimdi şıklık da aynı derece önemli. Teknoloji bir süre mobiliteye kayarken şimdi giyilebilirliğe doğru gidiyor. Şu anda tablet kullanımı toplam pazarda 3 kat artmış durumda. Bundan sonra ise giyilebilir teknolojiye uygun saat, bileklik, kolye tarzı ürünlerin satışı artacak. Giyenlere gerçekten fayda sağlayabilecek ürünler üzerinde çalışmalarımız var bizim de. 2007 yılında tasarım çalışmalarımıza başladık. Fransa’dan ressamlar getirdik. Teknolojinin tasarıma ya da modaya dönüşümü yeni bir ihtiyaç değil. Şimdi de Asus’un ciddi bir tasarım ekibi var. 5 duyumuz üzerinde çalışıyoruz ve her yeni cihazımızla 5 duyumuza da hitap etmeyi istiyoruz.
■ Intel’in teknoloji alanında ciddi yatırımları var bildiğim kadarıyla.
Burak Aydın: Teknoloji, insanın dokunabildiği her yere ulaştı. Intel’in kuruluş amacı insanların hayatına teknolojik değer katmak. Bu yüzden de insanların kullanmaktan zevk alacağı ürünler yaratmak önemli. Giyilebilir teknoloji denince akla gözlükler saatler geliyor ilk olarak. Ama bunlar “Emekleme devresi cihazları”. O kadar hızlı bir evrilme var ki; bir süre sonra bu cihazları herkes kullanıyor olacak. Burada da mucizevi eller yani moda tasarımcıları devreye giriyor.
GÜNEŞE GÖRE KARARAN ELBİSELER
■ Nano teknoloji ile giyilebilir teknoloji arasındaki farklar neler?
E.Ç: Nano teknoloji, tekstil alanındaki teknoloji. Fakat gelişimi şu an için kısır kalmış durumda. Giyilebilir teknoloji çok daha farklı. Kendi hayal ettiğiniz şekilde teknolojiyi giyimde kullanmak demek. Biz Intel laboratuvarlarında çalışmaya başladığımızda bize ilk önce “Hayaliniz nedir” dendi.
■ Hayaliniz ne peki?
E.Ç: Biz 4 yıl önce bu soruyu sorduk kendimize. Moda yürümüyor, tıkandı kaldı. Bugün yaşanan her şey iklim yüzünden yaşanıyor. Toprak kaygıları için dökülen kanlar ve yaşanan savaşlar da bu yüzden. “Güneşlenirken üstümüze dolu yağabilir” diyorduk, İstanbul’da bunu yaşadık. Bunun sonuçları çok basit: Erken yaşlanma, umulmayan hastalıkların ortaya çıkması gibi... Oysa sizin vücut ısınızı dengeleyen bir kumaş giyiyorsanız bu dertlerden uzak olacaksınız. Gelecek teknolojiyle yazılacak.
■ Dünya bu kadar karamsar bir yöne giderken teknoloji bunu engelleyecek mi yoksa kötüleştiriyor mu?
Burak Aydın: Teknolojinin var oluş amacı bu aslında. Ortaçağda ortalama yaş 38, şimdi 100’lerden bahsediyoruz. Gelişmiş ülkelerde 80, Türkiye’de 65 civarında. 70’e doğru ilerliyor. 2050’ye gelmeden 100’leri görmeyi umuyoruz. Bunların hepsi aslında teknoloji le oluyor. Giyilebilen teknolojiler de bunun bir adımı. Mesela güneş oranına göre kararan elbiseler veya vücut sıcaklığına göre ısı geçirimi değişen giysiler olacak. Üzerimizde güneş panelleri taşıyarak kendi enerjimizi üretebileceğiz.
■ Bu saydıklarınız daha çok bizim dünyaya verdiğimiz zararın yine bizim üzerimizdeki etkilerini azaltmaya yönelik teknolojiler. Dünyayı daha iyileştirecek teknolojiler gerekmiyor mu?
Burak Aydın: Temiz enerji üretebiliriz teknoloji sayesinde. Tüketeceğimiz enerjiyi kendimiz üreteceğiz ya da kullandığımız cihazlar daha az enerji tüketecek. Mesela arabalar benzin tüketmek yerine farklı enerji türleri kullanacak.
Dil ayrımı bitecek
■ Sizin çocukluktan beri en çok hayal ettiğiniz teknoloji nedir, henüz hayata geçmemiş olan?
E.Ç.: Bizim Tuba’yla küçükken Star Trek delisiydik. Onlar saatleri ile konuşurlardı biz de hep ceketimizle konuşurduk. Şimdi hayallerimizi Intel’in laboratuvarında gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bizce artık bu ülkeden bir dünya markası çıkacaksa bunun çok az yolu kaldı. Herkes, her şeyden çok sıkıldı. Herkes farklıyı arıyor.
Burak Aydın: Ben de Star Trek hayranıydım. Oradaki teknolojilerden ışınlanma hariç hemen hemen hepsi gerçekleşti. Yakın gelecekte her şey çok daha hızlı gelişecek. Geçtiğimiz 20 senenin önümüzdeki 5 sene ile hiç alakası olmayacak. Beni üzerinde çalışılan prototipler içinde en çok heyecanlandıran, kulağın içine takılabilen on-line lisan çeviriciler. Karşındaki Çince konuşacak siz Türkçe dinleyeceksiniz gibi... Diller eşitlenecek bu sayede.